Sunday, February 12, 2012

Uğurlu forma diye birşey kalmadı

Sezon başından beri her maçta forma değiştiriyorum, uğurlu gelir diye, ama takım futbol takımı değil sanki Mehter takımı...

İki maçtan birinde tökezliyor, bir maçı kazansa diğerinde puan kaybı... Tamam, anlıyoruz takım çok zor bir dönemden geçiyor. Bu dönemde zaten takımın en çok yanında olan biziz de, ama artık takımın kendini toparlaması gerekiyor. Mehmet Topuz içler acısı, Baroni desen futbolu bu kadar. Stoch ile Alex'e kesinlikle kızmıyorum, ama Alex'in haftalardır formsuz olduğu bir gerçek. Aykut hocanın bir formül bulması şart.

Caner bal yapmayan arı, defansta Yobo ile Serdar ikilisine birşeyler olmuş. İnsan Lugano'yu aramıyor değil.

Altyapıdan oyuncular var, var ama onları oynatacak skoru bir türlü bulamıyoruz.

12-13 tane formam var, uğurlu olan kalmadı, değiştire değiştire bir hal oldum. İnsan nerede o iki farktan maç çeviren takım diyor, ama cevap da belli Metris'te... 14 şubat bizim doğumgünumüz olacak inşallah...

Yine de ne olursa olsun, eskisi gibi "Hep Destek Tam Destek"...

Thursday, July 28, 2011

Kınalarınız hazırdır inşallah

Çok kızgınım arkadaş... Hem de çok kızgınım... Nasıl bir düşmanlık, nasıl bir kıskançlıktır bu... Lanet olsun size ve yaptıklarınıza... Lanet olsun oynadığınız kalleş oyunlara, bu kadar mı ezildiniz 13 yıldır, bu kadar mı acıdı malum yerleriniz... Bu kadar mı bilendiniz Fenerbahçemize, Fenerbahçe'mize verdiğiniz her tür (küçük veya büyük) bu kadar mı keyif alır oldunuz...

Yaa bir zamanlar Pingel'i almıştık Bursa'dan, küçüktüm o zamanlar, Nielsen ile birlikte oynayacaklar diye çok heyecanlıydım, müthiş bir forvet, gözümde kocamandı, ama bir maç sonra sakatlanıp gitti... Hevesim kursağımda kaldı...

Bu sene olan farklı mı? Geçen sene Karabük'ü çıkaran, sezon başında ismi Galatasaray ile anılan, sonrasında Fenerbahçe ile flörte başlayan, ağzına sıçtığınız, rezil rüsva ettiğiniz, içinde futbol oynama isteği bırakmadığınız, sonra Fenerbahçe'mizin transfer ettiği Emenike... Top mu oynattınız, hayır, olur mu yaşı onun 30'dur, 40'dır, dişlerinden yaş tespiti yapın , yok para sayarken görüntüleri var dediğiniz, önce gözaltına, oradan yabancılar şubesine aldığınız, o salyalar akan ağzınızdan sarkan çürük çarık dişlerinizle her tarafından ısırmaya çalıştığınız o Emenike gitti, hem de ne dedi biliyor musunuz "Bu iklimde top oynayamam", bu cümleyi anlayabiliyor musunuz? Ben anladığınızı hiç zannetmiyorum... Çünkü sizin Fenerbahçe ile çözemediğiniz bir probleminiz, bir yaranız var...

İçimde bir ukte kaldı, Emenike'yi izlemek istiyordum Fenerbahçe forması ile, ama siz bunu elimden aldınız... O yüzden çok kızgınım size, hem de çok kızgınım... İşte bu kızgınlığım yüzünden Şükrü Saracoğlu'nda hep tepki alacaksınız... Hep orada istenilmediğinizi hissedecek ve kovulacak, yuhalanacaksınız...

Son bir söz, bunlar bizim Fenerbahçe'liliğimizden hiçbirşey kaybettirmiyor, hala Fenerbahçe'mizin maçlarını inanılmaz bir sabırla çekiyoruz... Hangi ligde olursa olsun, ister Süper Lig, ister Şampiyonlar Ligi... Fakat inanın bu olan olaylar, tüm maskelerin düşüp, kimin ne mal olduğunu görmemizi sağladı...

Thursday, July 21, 2011

Tam da gözlerim kapanmaya başlamıştı ki...

Fenerbahçemiz resmi sitesinden yaptığı açıklamada tam da gözlerimi kapatıp kaderime razı edilmek üzereyken, daha herşeyin bitmediğini, yapılacaksa da herşeyin (lütfen!!!) kitabına göre yapılması gerektiğini üstüne basa basa belirtti... Okuduktan sonra, nasıl da yandaş medya tarafından bana uygun görülen kadere (daha henüz hakedip haketmediğim kesinleşmemişken) alıştırıldığıma hayıflandım...

Bana kızanlar olabilir ama, sorular hakikaten süper ve benimde kendime sorduğum sorulardan...

- Süper kupa finalini erteledin de, neden erteledin?
- Delilleri sen nasıl görüyorsun da savunma makamı göremiyor?
- Bu deliller neden ve neye göre seçilerek gönderildi?

Bakalım, neler olacak?

Kozmik Odada az pişirilmiş Fenerbahçe

Malzemeler

- Bir kozmik oda
- Özenle seçilmiş ve ayrılmış mahkeme ifadeleri, savcıya verilen ifadeler,
- Kime/neye göre ayrıştırıldığı belli olmayarak teslim edilmiş deliller
- Mahkeme tutanakları
- Özenle kırpılıp içleri ayıklanmış telefon konuşmaları
- Fenerbahçe takımı (kesinlikle başka bir takımla yapmayın)
- 5 tane seçilmiş Etik Kurulu üyesi (İsimleri ve şecereleri medyada detaylandırılacak)

Tarifi

Özenle seçilmiş ve ayıklanmış mahkeme ifadeleri ve savcı ifadeleri 5 tane seçilmiş Etik kurulu üyesi ile birlikte Kozmik odaya konulur, 1 kaç gün bekletilir, bu sırada savcıya verilen ifadelerle birlikte iyice beyni bulanan Etik kurulu üyelerinin önüne Fenerbahçe konulur.Önlerindeki özenle seçilmiş savcı ifadeleri ve mahkemede verilen ifadeler nedeniyle beyni bulanan Etik kurulu üyeleri Fenerbahçeyi acı bir tepkimeye sokarlar. 3 günlük acılı pişmenin ardından Fenerbahçe'yi istediğiniz rahatlıkla tüketebilirsiniz...


Önemli not : Bu yemek başka yörelerde başka takımlarla yapılabilirken, siz siz olun sakın başka takımlarla yapmayın, Fenerbahçe kadar lezzetli gelmez size...

Wednesday, July 20, 2011

Anaaa nasıl yaptık yaw 17'de 16'yı, hayret

Uzun süredir blog yazmaya çalışıyorum, yazmaya çalıştıklarım iki paragrafı geçti mi, bir rehavet ve bir bitirememezlik çöküyor, o nedenle bundan sonra daha kısa yazılar yazacağım, belki ilhamım geri gelir...

Neyse, bu yazıda Trabzonspor'lu Divan'ın yaptığı açıklamadaki komik cümleye bir dokunduralım... "53 sezonluk birinci lig tarihinde hiçbir takımın, özellikle ligin ikinci yarısında 17 maçta 16 galibiyet aldığı görülmüş bir olay değildir." Bu başarının altında ne arıyorsunuz bilmiyorum, fakat ben bu maçların hepsini izledim ve öyle ilk yarıda 3-0, 4-0, on dakikada 2-0 ile alınan maçlar değil bunlar... Bu maçlar, 90+4'te atılan gollerle, geriye düşüldüğünde çevirilen skorlarla alınan maçlar... Kaldı ki hatırlıyorum, Antep'e 90+4'te atınca buna da "hakem maçı çok uzattı" demişlerdi...

Hangi akla mantığa uygun düşünce böyle bir cümleyi kabul eder, görmemiş olman görmeyeceğin anlamına mı geliyor... Eğer öyleyse, bu açıklama insanları galeyana getirmekten, holiganları daha da kinlendirmekten başka ne amaçla yapılmış olabilir ki, tabi anlayan gülüyor sesli sesli "bu ne lan" diye ama, spor sitelerinde yorum yazan binlerce insanın yazdıklarını okursanız anlarsınız, nasıl bir malzeme vermeye çalıştıklarını...

Ben mi, ben de gülenlerdenim, fakat böyle büyük bir kulübün bu şekilde bir açıklama yapmasını, anlamakta da zorluk çekiyorum açıkçası...

Monday, July 18, 2011

Hayatımın Anlamı - 19.07

Fenerbahçe ile ilgili ilk hatıram, 1989'da çoğu Fenerbahçelinin vakıf olduğu 4-3'lük o inanılmaz Galatasaray maçı ile olmuştur. Önlüğümü çıkarıp bir çırpıda maçın karşısına oturup soluksuz izlemişimdir o maçı.

Ondan sonra 92-93 sezonuna kadar bir kopukluk var, o sezon babamın bana aldığı bir oto teybi ile tüm lig maçlarını radyo1'den (o zamanlar sanırım adı bu idi) dinlemem, golleri atan oyuncuları not almam ile hatırlarım bu dönemi, ve sanırım Fenerbahçe'nin maçlarını kaçırmadan takip etmem de bu zamana rastlar...

O zamandan bu zamana neredeyse 20 yıl olmuş, kalbim Fenerbahçe ile atıyor...

Şu 3 haftalık zor süreçte, bazen sinirden neredeyse ağlayacak duruma geldim, bazen tüm eleştirilere kulağımı rahatlıkla kapattım, fakat bugün bunların hiçbirisi önemli değil, Fenerbahçem nasıl olsa tüm zorlukları aşacaktır, biz de zaten her zaman Fenerbahçemizin yanında duracağız... Ne olursa olsun...

Dünya Fenerbahçeliler günü bugün, umarım bu tarihten sonra karanlıktan aydınlığa çıkışımız olur...

Hepinizin Dünya Fenerbahçeliler Günü kutlu olsun...

Sunday, May 15, 2011

Nasıl bir adamsın sen ya??

Ya Aleks hocam, sen nasıl bir adamsın ki, 3 tane penaltıyı gözünü kırpmadan gole çeviriyorsun, ve hepsini aynı köşeden ağalara bırakıyorsun... Maç esnasında nargile kafede söylediğim gibi "Copy-Paste"...

Ayrıca sen nasıl bir adamsın ki, bu 3 gol seni rehavete sokmuyor, doymuyorsun, üstüne 1 serbest vuruş, bir de aşırtma gol atıyorsun... Sonra da maçtan sonra Lig TV'ye üç güzel çocuğun ve bir muhteşem eşinle çıkıp, "Pazartesi şampiyon olacağız" dedirtiyorsun... Ayrıca kızının isim olarak Merve ismini seçmesi, gönlümü çeldi...

Bu maçtan sonra konuşalacak en önemli konu Cüneyt Çakır'dır, bir hakem Türkiye'de bir maçta bir takıma 3 penaltı vermez, haketse dahi...Ama Cüneyt Çakır verdi, ve hakikaten giydiği formanın hakkını verdi... Aslında bir anlamda sezon boyunca verilmeyen penaltıları vererek, günah çıkardı...

Penaltı pozisyonlarında muhakkak ki haklıydı, ayrıca maçı 90'da bitirerek de müthiş bir centilmenlik gösterdi...

Fenerbahçemin güzel oyuncuları, hepinizi tek tek tebrik ediyorum...

Volkan, Uğur'un pozisyonunu müthiş çıkardın...

Lugano, ilk 20 dakikada Vittek ile müthiş mücadele ettin....

Yobo, maç boyunca soğukkanlı bir şekilde pozisyonlara hakim oldun...

Santos, ilk yarının başlarında müthiş bir ters kademe ve maç boyunca ileri doğru müthiş zorladın oyunu...

Gökhan, bu mücadele azmi, bu hırs, inşallah önümüzdeki sezon çok güzel yerlerde görürüz seni...

Selçuk, defansın açıklarını müthiş kapattın...

Emre, arı gibi, ileri geri mücadelen takdire değer...

Mehmet Topuz, müthiş bir mücadele, maç 5-0 ama hala aynı mücadeleyi gösteriyorsun...

Stoch, sol tarafı o kadar zorladın ki, o kanattan Uğur zar zor geldi...

Niang, kim ne derse desin, iki penaltı senin eserin, nasıl bir sürat o....

Ve Aleks, sana ne diyelim, heykelin dikilse yetmez, altından olsa, o da yetmez, bu takım için daha ne yapacaksın... Sana özel sayfaları daima yazacağım....

Neticede 6-0 bitti maç, artık önümüzdeki maça bakacağız.... Sivas maçını kazandık mı özlem bitiyor... İnşallah bir kazaya kurban gitmeyiz... Hakikaten çok hakettik bu şampiyonluğu... Çok hakettik...